
ADAB-I MUAŞERET
İslamda sefer Batıni ve zahiri olmak üzere iki kısımdır:
1- Batıni sefer
Kişinin Hakk yolunda yapmış olduğu seferlerdir. Hacc ve umre için Beytullaha, ziyaret için Medine-i Münevvereye, Mescidi Aksaya yapılan seferler bunlardandır. Ayrıca sâlikın seyri sülük yolundaki Allah’a olan seferi de Batınî seferlerdendir.
Cenab-ı Hakk’ın Kur’an’daki şu Âyeti bunun delilidir. “Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek”. (Saffat Suresi Ayet 99)
2- Zahiri sefer
Kişinin siyasi, ticari ailevi ve ictimai sebeblerden dolayı uluslararası ve şehirler arası yapmış olduğu seyahatlardır. Bu seyahatın da kendine has adab ve kuralları vardır.
Peygamber-i Zîşân Efendimiz buyuruyor ki: “Sefere çıkın ki sıhhat bulursunuz ve rızkınız artar.” (Hadis Kütibi Sitte)
İslâmiyette vakti boşa geçirmek yoktur. Bu cümleden olmak üzere lüzumsuz ve menfaatsiz seyahatler de yoktur. Her türlü rezâlet ve gayri meşru fiiller için ihtiyar olunan seyahatları islâm hoş görmez. Boşa sarf edilen her dakikanın ve her kuruşun üzerinde memleket ve ümmetin hakkı vardır. İslâmiyette yolcu, yolculuk müddetince İslâm adâbına riâyet eder. Seyahata çıkmadan önce borçlarını öder. Emanetlerini sahiblerine iade eder. Nafakası üzerine lâzım olanların nafakalarını temin eder. Yol için helâl para hazırlar. Yola çıkmadan önce sünnet olan iki rek’ât sefer namazı kılar. Yol için “Evvelen refîk, sümme tarîk” kaidesince kendisine uygun salih bir arkadaş bulur ve yola revân olur. Ailesine, dostlarına, arkadaşlarına vedâ eder. Üç istiğfâr, üç salavât-ı şerîfe, bir fâtiha, kısa yolculukta yedi; uzun yolculukta yetmiş âyet-el kürsî ve sefer duasını okuyarak yola çıkar. Yolculuğunu selâmetle ve sıhhatla başarmak için Cenab-ı Hakk’dan yardım taleb eder.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: “Üç kişi sefere çıktığı vakit içlerinden birini emir tâyin etsinler.”( Hadîs, Sünen Ebû Dâvud)
Seyahata üç kişi veya daha fazla kişiyle çıkılıyorsa yol emîri seçilir.